Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavı
İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük Konuları

Konu Sonunda Online Test ve Denemelerimizi Çözmeyi Unutmayın!
Güncel Sınav Online Platformu

İnkilap Tarihine Giriş

İnkılâp: Bir devletin toplumsal kurumlarında sosyal, siyasal ekonomik ve dinî alanlarda yapılan köklü yeniliklere inkılâp denir. İnkılâpların başlangıcı 1789 Fransız İhtilali'ne dayanır. inkılâplar siyasal ve sosyal düzeni tamamen değiştirmeyi hedefler.
İhtilal: İhtilal ülkenin siyasal yapısını, ekonomik yapısını, sosyal yapısını ve yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymadan kuvvet kullanılmasıyla yapılan halk hareketidir.
Reform: Toplumsal alandaki sorunları düzeltmek amacıyla yapılan değişikliklerdir.
Reform siyasal ve sosyal düzeni değiştirme niteliği taşımaz, sorunları giderir.
Hükümet Darbesi:Devletin disiplinli bir kuvveti tarafından yöneticileri değiştirmeye yönelik harekettir.

Tanzimat Fermanı   3 Kasım 1839

    Türk tarihinde Batılılaşmanın ilk somut adımıdır. 3 Kasım 1839'da Sultan Abdülmecid döneminde Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa tarafından okunmuştur. Bu fermanla devlet kendisini yenilemesi gerektiğini söylemiştir. Fransız İhtilâli ile Osmanlı ülkesinde aydın kişiler ve yeni fikirler oluşmaya başlamıştır. Özellikle meşrutî yönetim yanlısı aydınların baskıları, yapılan ıslahatların kalıcı olması fikri ve Fransız İhtilâli ile ülkeye giren milliyetçilik fikirlerinin olumsuz etkilerinden kurtulmak amacı ile 3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Parkı'nda ilan edilmiştir.

       Tanzimat Fermanının İçeriğinde Neler Vardı;

  • 1- Osmanlı ülkesinde ırk , din, mezhep ayrımı olmaksızın herkesin can, mal ve ırk güvenliği sağlanacaktır.
  • 2- Herkes mülkiyet hakkına sahip olacak ve bu hak kişi yararına devlet tarafından korunacaktır.
  • 3- Vergiler adaletli ve belirli ölçüler dahilinde alınacak ve vergi yükümlülüğü eşit olacaktır.
  • 4- Devlet gelirleri belirli bir bütçe ile sınırlandırılacaktır.
  • 5- Askerlik görevi için belirli bir süre konulacaktır ve o yerin nüfusuna göre asker alınacaktır.
  • 6- Suçlular hakkında kovuşturma yapılacak ve bunlar açık mahkemelerde yargılanacaktır.
  • 7- Kimse hakkında mahkeme kararı olmadan idam cezası uygulanmayacaktır.
  • 8- Hüküm almış suçluların mirasçıları miras hakkından yoksun bırakılmayacaktır.
  • 9- Devlet memurlarına maaş bağlanacaktır.
  • 10- Rüşvet ve kayırma cezalandırılacaktır.
  • 11- Başta padişah olmak üzere bu ilkelere bağlı kalacaklarını belirtmek için tüm devlet ileri gelenleri ve ulema yemin edecektir.

1853  Osmanlı-Rus savaşı ( Kırım Savaşı)

    4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus savaşıdır. Kırım Savaşı olarak da bilinmektedir. Rusya, 1853 yılından itibaren takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin Tanzimat Fermanı sonrasında güçlenmesini Rusya’nın çıkarlarına aykırı olduğunu düşünmekte, Rusya’nın Boğazlar ve İstanbul’a yerleşerek, Balkanlar’da kendisine bağlı devletler kurdurmak istemektedir. Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemonte-Sardinya'nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusya'yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Kırım Savaşı üç yıl sürmüş ve bunun sonucunda Ruslar yenilgiye uğramıştır. Paris'te kongre toplayarak Paris Antlaşması imzalanmıştır.

Paris Antlaşması

Paris Antlaşması, Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 30 Mart 1856 tarihinde imzalanmıştır.

       Paris Antlaşması'nın maddeleri;

  • 1- Osmanlı Devleti bir Avrupa devletidir ve Osmanlı'nın toprak bütünlüğü Avrupalıların elindedir.
  • 2- Osmanlı ve Rusya Karadeniz'de donanma bulunduramaz, tersane kuramaz.
  • 3- Karadeniz kimseye ait sayılmayacak, tarafsız bölge sayılacak. Karadeniz'den savaş gemileri değil sadece ticaret gemileri geçecek.
  • 4- Boğazlar 1841'de ilan edilen Londra Boğazlar Sözleşmesi ilkelerine uygun yönetilecek.
  • 5- Osmanlı ve Rusya ele geçirdikleri bölgeleri geri verecek, her iki devlet için de toprak kaybı olmayacak.
  • 6- Eflak ve Boğdan özerk bir bölge olarak kalacak.
  • 7- Osmanlı'nın Islahat Fermanıyla ortaya attığı gayrimüslim hakları hiçbir devlet karıştırılmadan aynı kalacak.
  • 8- Tuna Nehrinde ticaret gemileri diledikleri gibi dolaşabilirler.

       Osmanlı-Rus (Kırım) Savaşı'nın sonuçları;



  • 1- İngiltere'den borç alınmış ve bunun sonucunda Avrupa devletleri Osmanlı'nın iç işlerine müdahale etmeye başlamışlardır.
  • 2- Rusya hem Karadeniz'e hem de Akdeniz'e ulaşma hayallerini kaybetmiştir.
  • 3- Osmanlı bir Avrupa Devleti olarak görülmüştür.
  • 4- Savaş başlamadan önce Rusya, İngiltere'ye Osmanlı'yı paylaşma planı göndermiş ancak İngiltere savaşta Osmanlı'ya borç vererek yanında yer almıştır. Rusya Osmanlı'yı tek başına parçalayamayacağını görmüştür.
  • 5- Avrupalı devletleri Paris Antlaşmasını kendi çıkarları doğrultusunda onaylatmışlardır.

Islahat Fermanı   18 Şubat 1856

    Bu ferman Tanzimat fermanı’nı tamamlayan bir fermandır. Tanzimat fermanın da yapılacağı belirtilen yenilik esaslarını bir daha belirtmiştir. Bundan başka Hristiyan ve Musevilere yeniden şu hak ve ayrıcalıklar verilmiştir.

       Islahat Fermanı;

  • 1- Osmanlı vatandaşlarının canının, malının ve ırzının korunması
  • 2- Kanun önünde eşitlik.
  • 3- Devlet memurluklarına ,askeri görev ve okullara Müslüman olmayan Osmanlı vatandaşlarının da alınması.
  • 4- Vergilerin eşitlik içinde herkesin gelirine göre toplanması ve iltizam usulünün kaldırılması.
  • 5- Mahkemelerin açık olması ve ticaret, ceza ve hukuk davaları için karma mahkemelerin kurulması.
  • 6- Din ve mezhep özgürlüklerinin tanınması ve patrikhanelerin ıslah edilmesi.
  • 7- Resmi yazı ve yazışmalarda Hristiyanlar için hakaret edici söz ve deyimlerin kullanılmaması.
  • 8- İşkence, dayak ve angaryanın kaldırılması.
  • 9- Askerlik için nakdi bedelin kabul edilmesiyle Hristiyanların ne şekilde askerlik yapacağının belirlenmesi.
  • 10- Hristiyanların il meclislerine üye olabilmeleri.
  • 11- Herkesin şirket ve banka gibi kuruluşları kurabilmeleri.
  • 12- Rüşvet ve kayırmanın kaldırılması.
  • 13- Mahkemelerin açık yapılması, herkesin kendi dinine göre yemin etmesi, hapishanelerin ıslahı ve kanunların Hristiyan uyruğun dillerine de çevrilmesi.

1865 Genç (Yeni) Osmanlılar Cemiyetinin Kuruluşu


     Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin düşündüğü ve inandığı tek bir şey yoktu. Cemiyet’in üyeleri, bazı temel fikirler konusunda hemfikirdi: Osmanlı Devleti’nde bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyor ve bunu çözmek için farklı yollar arıyordu. Ayrıca, böyle bir çözüm için belli bir oranda Avrupa’yı örnek almanın gerekliliği de ortak bir fikirdi.
     Yeni Osmanlılar, 1865 yılında ortaya çıkan, Osmanlı milliyetçiliğini savunan, Montesquieu ve Rousseau gibi Fransız Devrimi'nin kavramcılarını benimsemiş, Osmanlı'nın ilk anayasasını ve parlamenter sistemini geliştirmiş devlet adamları. Çoğunlukla Jön Türkler ile karıştırılmalarına rağmen, bu grup Tanzimat reformlarını yeterli bulmayan bürokratik, mükemmeliyetçi ve demokratik çözümü öngören kesimdir.
      Osmanlı modernleşme hareketi, yönetici elit içindeki dar bir grubun, gelgitler yaşamasıyla devam eden bir süreçti. Modernleşme yanlısı yönetici elit, Tanzimat sonrasında kendi içerisinde önemli bölünmelere uğramıştı. Tanzimat modernleşmesi, bir anlamda kendisini tamamlarken diğer bir taraftan da kendi zıddını oluşturmuştu. Tanzimat modernleşmesinin eleştirisi olan ve Yeni Osmanlılar hareketi olarak tanımlanan genç yönetici elit adayları, Osmanlı modernleşme hareketi içinde, modernleşme yanlısı grup içinde muhalefeti oluşturuyordu. Genel olarak bilinenin aksine, Yeni Osmanlılar hareketi homojen bir siyasi grup değildi. Yeni Osmanlılar hareketi içerisinde bulunan yönetici elit adaylar bazen birbirleriyle uyuşan fikirlerle bazen de birbirlerine tamamen zıt olan fikirlerle varlıklarını devam ettirmişlerdi. Yeni Osmanlılar örgütsel, tutarlı ve hedefleri belirlenmiş olan bir grup değildi.

I. Meşrutiyet (11 Aralık 1876) - II. Abdulhamid'in Tahta Çıkışı


     Genç Osmanlılardan, Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınlar, Avrupa ülkelerindeki anayasal monarşilerden etkilenerek Osmanlı İmparatorluğu’nun meşrutiyet ile yönetilmesi gerektiğini savundular. Osmanlı İmparatorluğu, Kırım Savaşı'ndan itibaren dış borç almaya başlamıştı ve 1870'lere gelindiğinde devlet hem ekonomik hem de siyasal bunalıma sürüklenmişti. Bu bunalım sırasında Mithat Paşa ve arkadaşları 30 Mayıs 1876'da Abdülaziz'i tahttan indirerek yerine V. Murat'ı geçirdiler. Ne var ki, V. Murat aydınların ve ilerici devlet adamlarının istediği reformları yapabilecek biri olmasına rağmen ruh sağlığı bozulduğu için tahttan indirildi. Yerine II. Abdülhamid, meşrutiyeti ilan edeceği sözünü vererek tahta oturtuldu.

       I. Meşrutiyet ( Nedenleri )



  • 1- İmparatorluğun içine düştüğü ekonomik, siyasal, idari, sosyal ve askeri bunalımdan kurtarılmak istenmesi
  • 2- Panislavist politikaya karşı önlem almak.
  • 3- İmparatorluğun birliğini sağlamak.
  • 4- Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmasına engel olmak.

   Kanun-i Esasi'nin İlanı


     II. Abdülhamid tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamış, Rus İmparatorluğu, Osmanlı'ya bir ültimatom vermişti. Büyük Avrupa devletlerinin Haliç tersanelerinde toplanarak bir konferansta Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan reformlar yapmasını istedikleri sırada, II. Abdülhamid siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876'da Kanun-i Esasi’yi ilan etti. Böylece Birinci Meşrutiyet dönemi başladı.

       Kanun-i Esasi'nin önemli maddeleri;


  • Osmanlı hükümdarlığı, halifeliği de koruyarak Osmanlı hanedanının en yaşlı üyesine ait olacaktır.
  • Padişahın kişiliği dokunulmazdı ve yaptıklarından kimseye karşı sorumlu değildir.
  • Vükelanın (bakanların) atanması ve azledilmesi, para bastırılması, hutbelerde adının söylenilmesi, yabancı devletlerle antlaşma imzalanması, savaş ve barış ilanı, şeriat hükümlerinin uygulanmasının gözetilmesi, yasalar gereğince verilmiş cezaların hafifletilmesi ya da affedilmesi, parlamentoyu toplamak ya da dağıtmak ve temsilci seçimi için gerekli hazırlıkları yapmak padişahın kutsal haklarındandır.
  • Osmanlı Devleti'nin uyruğunda bulunan kişilerin tümüne din ve mezhep ayrımı olmaksızın "Osmanlı" denilecektir.
  • Osmanlılar'ın tümünün, başkalarının özgürlüklerine müdahale etmemek koşuluyla, kişisel özgürlüğe sahiptirler.
  • Devletin resmi dini İslam’dır, Ancak kamu düzenine ya da genel ahlaka aykırı olmadığı sürece, Osmanlı ülkesinde maruf olan diğer dinlerin icrası serbesttir.
  • Yasa önünde tüm Osmanlıların eşittir, kişilerin, din hakkında önyargıya sahip olunmaksızın vatana karşı aynı hak ve ödevleri bulunmaktadır.
  • Devlet görevlilerinin devletin resmi dili olan Türkçeyi bilmek zorundadırlar.
  • Vergiler mükellefin gücüyle oranlı olarak alınacaktır.Özel mülkiyete kamu araçları dışında ve yeterli bir tazminat ödenmeden el konulamayacaktır. Yasaların kararlaştırdığı durumlar dışında, yetkililer meskene zorla giremeyeceklerdir.
  • Yasa gereği olmaksızın kimseden vergi, resim ya da başka bir ad altında para alınmayacaktır.
  • İşkence ve eziyet kesin olarak yasaklanmıştır.
  • Hakimler azlolunamayacak, mahkemelerde yargılama aleni olacaktır. Herkes, mahkeme huzurunda hakkını savunmak için gerekli gördüğü yasal araçları kullanabilecektir. Mahkemelere müdahalede bulunulamayacaktır.
  • Vekiller ile temyiz reisi ve üyelerini, padişah aleyhinde harekete ve devleti tehlikeye düşürecek girişimlere kalkışanları yargılamakla görevli, 30 üyeden oluşan Divanı Ali (Yüce Divan) kuruldu.
  • Sadrazam, şeyhülislam ve öteki vekiller padişah tarafından atanacaktır.
  • Memurlar kanuna aykırı hareket etmedikçe ve devletçe zorunlu bir neden görülmedikçe azlolunamayacak, değiştirilemeyeceklertir. Her memur görevinden sorumluydu. Kanuna aykırı emirler verilmesi durumunda memur amire itaat ederse sorumluluktan kurtulamayacaktır.
  • Ülkenin bir tarafında isyan çıkacağını gösteren kanıtlar görülürse, hükûmet, o yerde geçici olarak sıkıyönetim ilan etme hakkına sahiptir.


     1877 Şubat'ında ülke çapında genel seçimlerin yapılmasından sonra oluşturulan Meclis-i Umumi 19 Mart 1877’de açıldı. İlk toplantı Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonunda yapıldı. (Daha sonra meclis Ayasofya bitişiğindeki eski Darülfünun binasına taşındı.) Mecliste 69 müslim ve 46 gayrımüslim mebus vardı. Meclis başkanlığına Ahmet Vefik Paşa atandı.

   Sonuçları;


     24 Nisan 1877'de çıkan Osmanlı-Rus Savaşı ("93 Harbi" olarak bilinir) bir yıl boyunca meclis müzakerelerini gölgeledi. Osmanlı ordusunun yenilgiye uğraması ve Rus ordusunun İstanbul kapılarına dayanması üzerine 31 Ocak 1878'de Edirne Mütarekesi imzalandı. Bu olaydan 13 gün sonra 13 Şubat 1878'de II. Abdülhamit meclisi süresiz olarak tatil etti.
     1878-1908 arasında süren "İstibdat" döneminde anayasanın temel hükümleri uygulanmadı. Buna karşılık Kanûn-ı Esâsî resmen yürürlükte kaldı. Her yıl çıkarılan devlet Salnamelerinde Kanûn-ı Esâsî metni düzenli olarak yayımlandı. Ayan Meclisi bir daha toplanmadı ise de, Ayan üyelerine ölünceye kadar düzenli maaşları ödendi.
     Yürürlükte çok kısa kalmasına rağmen daha sonraki olaylara öncülük etmiş (II. Meşrutiyet) ve fikirlerin olgunlaşmasında etkili olmuştur.

  • Kanun-i Esasi;  
    Türk tarihinin ilk anayasasıdır. Osmanlı Devleti’nde Anayasal düzenin başlangıcı olmuştur.

     
     


www.guncelsinav.com | Since 2017 ~ 2022 | Copyright©GuncelSinav